13 Kasım 2012 Salı

kaybetme korkusu

Az önce izlediğim bir dizi yüzünden blogumda yeniden yazmaya karar verdim.

Her annenin içinde çocuğunun başına kötü bir şey gelmesi,  onu kaybetme gibi duygular vardır elbette. Bazen bendeki o duygular iyice depreşip "keşke doğurmasaydım" a kadar geliyor. Böylece onu sanki korumuş olacağım.

Ne zaman hasta bir çocuk görsem, ne zaman yeni bir şehit haberi duysam aynı şeyi hissediyorum. Onu koruyamama korkusu kalbimi sıkıştırıyor bazen... Dizide ölen çocuğa bakarken bir an "Nehir'e ne kadar çok benziyor bakışları" dedim. Birinin başına kötü bir şey geldiği anda Nehir'i düşünüyorum. Kabus gibi. Şimdi anlıyorum annelerimizin biz şişmanladığımızda bile neden üzüldüklerini... Hep en iyisi , en güzeli onun olsun, güzel bir hayatı olsun istiyoruz. Ama hayat ne kadar acımasız.. Sırf erkek olduğu ve bu ülkenin politik oyunları yüzünden ölen bir sürü insan ve geride kalan acılı aileler.. O anneler, babalar... Doğur, büyüt, hayaller kur sonra bir anda elinden kayıp gitsin... Ne büyük bir acı..! Gereksiz teselliler, devlet büyüklerinden taziyeler... İçimden küfür etsem de, gidenin arkasından dua etsem de, ailesi için içten üzülsem de giden geri geliyor mu?

Bir de en yeni acımız Acu'm... Bildiğiniz bok yoluna gitmek böyle bir şey işte... Nehir'le ilgili her iyi şeyde, her kötü şeyde hep aklıma Acu'mun annesi geliyor. Nasıl bir acı çektiğini anlayabiliyorum. Çocuğunu kaybetme korkusu kaybetmekten de beter gibi geliyor bana.

Uykusunda inliyor şimdi. Sanırım dişi çıkmak üzere ve bu ona acı veriyor. Keşke benim canım acısa, o rahat uyusa...

İçimde ne fırtınalar patlıyor bunları yazarken ama daha fazla yazamayacağım.

Tüm şehitlerimizin, evlatlarımızın, Acu'mun ruhu şad olsun...